Oyuncu-yönetmen Atilla Cansever: “Birinci kuşağa laf söyletmeyiz”

Avrupa’nın en köklü Türk tiyatrolarından “Ulüm”ün sanat yönetmeni ve oyuncusu Atilla Cansever, sırf güldürebilmek için göçmenleri hedefe koymaktan kaçındıklarına işaret ederek “Birinci kuşağa laf söyletmeyiz” dedi.

Almanya’nın Ulm kentinde 24 yıldan bu yana kendi sahnesinde seyircisini ağırlayan, Avrupa turnelerinde gitmedik köy kasaba bırakmayan Ulüm Tyatrosu’nun sanat yönetmeni, usta oyuncu Atilla Cansever “Ruhsar Gümüşdal ile Turkuaz Sohbetler”in bu haftaki konuğu oldu.

Turkuaz’ın YouTube kanalında yayınlanan ve Avrupa’daki kültür ve sanat dünyasının tanınmış isimlerinin katıldığı programda Atilla Cansever sırf seyirci gülebilsin diye göçmenleri hedefe koymaktan kaçındıklarına dikkat çekti. Çeyrek asırdan bu yana gazeteci-yazar Aydın Engin’in kaleme aldığı sayısız oyunu sahneye koyduklarını kaydeden Cansever, son dönemde kendi hazırladıkları ve derlemeler içeren oyunlarla Alman, İsviçreli ve Avusturyalı izleyicinin karşısına çıktıklarını belirtti.

 

“TÜRKLERİN GÜLDÜĞÜ ŞEYLERE ALMANLAR GÜLMÜYORDU”

Atilla Cansever özetle şunları söyledi:

“Türklerin güldüğü esprilere Almanlar gülmüyordu . Biz de Almanca konuşanlara da ulaşmak  istiyorduk. Ancak şunu yapmadık: ‘Ne kadar çok yabancıları eleştirirseniz o kadar Alman seyirciyi çekersiniz’. Bunu yapan stand-upçılar  var, ama biz bu yola girmedik. Hem ezilen birinci kuşağa laf ettirmeyecektik hem de Almanları, İtalyanları güldürecektik. İşte son iki Almanca oyunda da bu prensiplere bağlı kaldık. Diğer taraftan suya sabuna dokunmayan oyunları ise asla seçmedik. Oyunlarımızda toplumda biz göçmenleri de ilgilendiren can alıcı sorun neyse onu belirleyip mizahla onun üstüne gidiyoruz.“

“VASIF ÖNGÖREN’İN OYUNCULUĞUM ÜZERİNDE BÜYÜK ETKİSİ VAR”

Öte yandan tiyatroya İstanbul Belediyesi’nin tiyatro kurslarıyla adım attığını, Fenerbahçe muhtarlığında provalar yaptıklarını belirten Atilla Cansever Avrupa’daki tiyatro macerasını da  şöyle aktardı:

“Almanya‘ya 1979 yılında üniversite öğrenimi için geldim. Darbe döneminde Berlin’e yerleşen Vasıf Öngören ve Meral Taygun gibi isimlerin kurduğu Kolektif Tiyatrosu’nda ‘Zengin Mutfağı’nda oynamaya başladım.

 

“FÜSUN DEMİREL NİŞANLIMDI”

Füsun Demirel o zamanlar İtalya’dan direkt Almanya’ya gelmişti ve oyunda nişanlımı oynuyordu.Vasıf Öngören oyunculuğumda büyük bir etkisi ve katkısı bulunan büyük bir ustadır. Daha sonra Hollanda’ya gitti. Vefat edince de ben tiyatroyu bıraktım. Tiyatrom’dan 1984 yılında teklif gelince yeniden tiyatroya döndüm. Rutkay Aziz sanat yönetmenliğini yapıyordu yanındaki iki yardımcı sanat yönetmeninden biri de bendim.

“MANFRED WEKWERTH PROVALARA KATILMAMIZA İZİN VERDİ”

O sıralarda Brecht’in son asistanı Manfred Wekwerth Berlin Ensemble’da ‘Aslan Asler Şvayk’ı sahneye koymaya hazırlanıyordu. Ne gazetecileri ne televizyoncuları, hiç kimseyi kabul etmeyen Manfred Wekwerth iki kişi olarak bizim provalara katılmamıza müsaade etti. Bunun nedeni ise 1962 yılında Vasıf Öngören’in Berlin’e gelip o provalara katılmış olmasıydı. Yıllar sonra 1998 yılında Ulm kentinden tiyatro kurmamız için davet aldım. Cuma akşamı geldim ’Aman bu ne küçük şehir böyle. Köy gibi’ deyip ertesi gün de trene atlayıp Berlin’e döndüm. Daha sonra en azından bir oyunu sahneye koymamı istediler.

“ÜÇ AYLIĞINA GELDİM 24 YIL OLDU”

Üç aylığına bir oyun için geldiğim Ulm’da kaldım. Ulüm Tiyatrosu’nu kurduk. Ve 24 yıldır Ulüm olarak hem kendi sahnemizde hem de turnelerde seyirci ile buluşuyoruz.  Şimdi pandemi nedeniyle turnelere de gösterilere de ara verdik. Durum belirsizliğini koruyor. Oysa biz oyun sergilemeye hazırız.”

THEATER ULÜM HAKKINDA

1998 yılında Almanya’nın Ulm şehrinde kuruldu. Ulm Belediyesi tarafından desteklenen ve düzenli oyunların oynadığı tiyatroya ait bir salonu bulunan Theater Ulüm, aynı zamanda Güney Almanya’nın ilk ve tek profesyonel Türk tiyatrosu olma özelliğini de taşıyor.

Theater Ulüm’ün müzikli güldürü olarak hazırlanan oyunlarını gazeteci-yazar Aydın Engin yazıyor. Alman seyircilerin de oyunları izleyebilmesi için, oyunlarda konuşulan Almancanın dışında, sahneleri açıklayan kısa Almanca bilgiler de broşürlerle izleyiciye dağıtılıyor.

Orta Oyunu tarzında yazılan, sahnelenen ve oynanan oyunlarda Theater Ulüm, özellikle uyum, ikidillilik, kuşaklar arası çatışma, çifte vatandaşlık, erkek egemen toplumkadın hakları, eğitim sorunları, Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakereleri  gibi konuları işliyor.

1999 yılında sahnelenen ilk oyun olan ”Grüss Gott Memet” ile birlikte, özellikle birinci kuşak Türkleri tiyatroya çekmeyi hedefleyen Theater Ulüm, bunu çoktan başarmış durumda.

Theater Ulüm’ün oyunları sayesinde hayatında ilk kez tiyatroya gelen seyircilerin sayısı oldukça fazla ve bunların çoğu bugün, birer tiyatro tutkunu …

Her yaştan ve kuşaktan izleyici, Theater Ulüm’ün oynadığı salonları doldurarak, onlara güç ve destek veriyor.

TURKUAZ – ULM

 

 

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*